TASAM Afrika Enstitüsü Koordinatörü Ufuk TEPEBAŞ’ın kaleme aldığı BÜYÜK GÜÇLER VE AFRİKA “21. Yüzyılda Çok Boyutlu Afrika Rekabeti” adını taşıyan kitap TASAM yayınları tarafından yayımlandı. Afrika Enstitüsü Serisi’nin altıncı kitabı olarak yayımlanan eserin arka kapağında TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY şunları söylüyor “Asya’dan sonra hızlandırılmış bir kalkınma ve Pazar sürecine gireceği öngörülen Afrika, yüzyılın en önemli rekabet alanlarından biridir ve bu mücadelenin çıtası her geçen gün yükselmektedir. Bu çok boyutlu rekabette tarihi refransları ve bu günkü konumu itibarı ile Türkiye; hem geçmişte Afrika’da yaşanan büyük olumsuzlukların tekrar etmemesi için dengeleyici bir güç hem de Türkiye ve Afrika halklarının ortak paydasına her parametrede ilişki geliştirebilecek bir model ülkedir. Büyük emek ve araştırma ürünü olan bu kitabın, TASAM olarak uzunca bir süredir Afrika ile ilgili yürüttüğümüz önemli sürece ve sayısı mütevazı olan Türkçe yayımlanmış Afrika kütüphanesine kazandırılmasından ötürü çok mutluyum.”

Dışişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Vekili, Eski Lagos ( Nijerya) Büyükelçisi ve Avrupa Konseyi (Strasbourg) ve UNESCO (Paris) nezdinde Büyükelçi olan Numan HAZAR ise kitabın arka kapağındaki yazısında; “Afrika Kıtası, bir bütün olarak, stratejik açıdan önem taşımaktadır. Afrika sadece güvenlik açısından değil, aynı zamanda doğal kaynakları ve zenginlikleri bakımından da stratejik bir değere sahiptir. Zengin varlıklarına rağmen bugün yoksulluk içerisinde  yaşayan Afrika ulusları parlak bir geleceğe adaydır. Afrika’nın yoksulluklarını giderme, ekonomik ve sosyal açılardan gelişmesine yardımcı olma tüm dünya için bir görev olmalıdır. Afrika’nın taşıdığı bu önem, sadece gelişmiş ülkeler için değil, aynı zamanda yeni sanayileşmiş ülkeler açısından da bir rekabet ortamının oluşmasına sebep olmuştur.  Bilinen özellikleri ile uluslararası politikada yeni bir mücadele alanı olarak beliren Afrika kıtasında, tüm Afrika halklarının dostane duygular beslediği Türkiye’nin bu avantajlı konumundan yararlanarak Afrika ülkeleri ile ilişkilerini herhangi bir ideolojik yaklaşımdan uzak olarak en üst düzeye çıkarma çabaları anlamlıdır ve takdir edilmelidir. Bu  değerli çalışması dolayısıyla genç araştırmacı Ufuk TEPEBAŞ’ı yürekten kutluyorum.” demiş.

Büyük Güçler ve Afrika “21. Yüzyılda Çok Boyutlu Afrika Rekabeti” kitabı 1990 sonrası Afrika’nın bölge dışı güçler nezdinde ne derece büyük bir önem arz etmeye başladığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda, birinci bölümde Soğuk Savaş sonrası Afrika’nın genel profili incelenirken, kıtanın tarihinde kayıp süreçler olarak da adlandırılabilecek olan sömürgeciliğin ve Soğuk Savaş’ın günümüze yansımaları ele alınmakta, ekonomik ve sosyal kalkınmaya ilişkin göstergeler, gelecekte ulaşılması gereken hedeflerle mukayese edilerek ortaya konulmaktadır.

İkinci bölümde Afrika’nın Soğuk Savaş sonrası güvenlik sorunları araştırılırken; savaşların ve devletlerarası sorunların yanı sıra yeni güvenlik tehditlerine değinilmekte, yine uluslararası ve bölgesel kuruluşların çatışma çözümünde ve barışın tesisinde ne gibi roller üstlendikleri belirtilmektedir.

Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise bölge dışı güçlerin, Afrika’ya yönelik politikaları ve söz konusu politikaların kıta ülkeleri üzerinde olumlu ya da olumsuz ne gibi etkiler oluşturduğu ve Afrika’nın bu süreçten ne tür kazanımlar elde edebileceği incelenmektedir.

Dünyanın en kozmopolit kıtası olarak nitelendirilebilecek olan Afrika, 100’den fazla ana etnik grubu, muazzam fiziksel ve siyasal farklılıkların yanı sıra insani çeşitlilikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Ancak bölgede ortaya çıkan söz konusu farklılıkların ve çeşitliliklerin, bugüne kadar gelen süreçte kıta ülkelerine yansımalarının daha çok olumsuz yönde olduğunu ifade etmek mümkündür.

Afrika ülkeleri bağımsızlıklarını büyük oranda 2. Dünya Savaşı sonrası kazanmışlardır. Öte yandan Etiyopya ve Liberya’nın sömürge geçmişleri bulunmazken, Bostvana ve Mauritius daimi demokratik hükümetlere sahip kıta ülkeleridir. Ancak kıtada yer alan ülkeler, sahip oldukları zengin kaynaklarına, genç ve dinamik nüfuslarına karşın yoksuldurlar.

Binden fazla orjinal dilin ve beş ya da altı ikincil yaygın lisanın konuşulduğu kıta olan Afrika’daki 53 ülkenin 48’i Sahra altı olarak ifade edilen coğrafyada yer almaktadır. Sahra altı Afrika bölgesinde yer alan ülkelerin büyük çoğunluğu oldukça geniş topraklara sahiptir. Başka hiçbir kıtada bu kadar fazla ülke bulunmamaktadır. Öte yandan hiçbir kıta bu denli bölünmemiştir. BM Genel Kurulu’nda başka hiçbir kıtanın Afrika’nın sahip olduğu kadar temsilcisi bulunmamaktadır. Başka hbir kıta bu kadar fazla sayıda farklı etnik gruba ev sahipliği yapmamaktadır. Coğrafi eşitsizlik başka h bir yerde bu kadar yayılmamıştır. Başka hbir kıtada savaşlar sonucu Afrika’da olduğu kadar masum insan ölmemiş ve yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalmamıştır. Birbirinden farklı doğal kaynakların zenginliği açısından Afrika oldukça önemli bir konuma sahiptir, ancak buna karşın başka hiçbir kıtada bu kadar fazla insan günlük 1 doların altında gelirle yaşamak zorunda bulunmamaktadır. Başta HIV/AIDS olmak üzere başka hiçbir kıtanın etrafı bu kadar çeşitli ve ölümcül hastalıklarla kuşatılmamıştır.

Afrika’da Müslümanlık ve Hıristiyanlık gibi ana dinlerin yanı sıra eski inanç sistemlerinin de varlıklarını muhafaza ettikleri görülmektedir. Afrika; en fazla Hıristiyan nüfusun yaşadığı kıta olmasının yanı sıra Orta Doğu’dan sonra en fazla Müslümanı bünyesinde barındırmaktadır.

Afrika ülkeleri geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyük oranda ortak bir kaderi paylaşmaktadırlar. Bunları; etnik şiddet olayları, büyük çaplı savaşlar ve sosyo- ekonomik açıdan az gelişmişlik şeklinde sıralamak mümkündür. Bunda şüphesiz sömürgeciliğin önemli ve olumsuz bir etkisi bulunmaktadır. Avrupalılar ise üstün olarak kabul ettikleri kendi kültürlerini, Afrika’nın vahşi olarak nitelendirdikleri kültürüne karşı yaymayı bir vazife olarak kabul etmişlerdir.

Günümüzde Afrika kıtasından söz edilirken, kıtayı diğer kıtalardan ayıran öncelikli konular; Afrika ülkelerinin siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda içinde bulundukları sorunlardır.

Son dönemde, zengin doğal kaynakları ve kendini hızla geliştiren genç nüfusuyla Afrika’nın gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler nezdindeki önemini güç geçtikçe arttırmaya başladığı görülmektedir. AB ile gerçekleştirilen Kahire ve Lizbon Zirveleri’nin yanı sıra ABD’li ve Avrupalı liderlerin üst düzey ziyaretleri, ekonomileri hızla gelişmekte olan Çin H.C. ve Hindistan gibi ülkelerin yakın dönemde gerçekleştirmiş oldukları ve gelecekte de belirli periyotlarda tekrarlanacak olan “Afrika Forumları” kıtaya verilen önemi gözler önüne sermektedir. Afrika, Türkiye’nin de son dönemde istikrarlı ilişkiler geliştirdiği bir kıta olup, çok taraflı dış politika anlayışının önemli bir göstergesidir.

Batılı Güçlerin, Afrika konusunda Doğulu Güçlere nazaran en büyük avantajları; dil, tarihsel, kültürel bağlar, bilgi bağlantıları, personel değişiklikleri olarak görülmekte ve söz konusu faktörler, özellikle ekonomik faaliyetlerde Batılı ülkelere göreceli avantajlar sağlamaktadır. Her ne kadar son dönemde Doğulu güçlerin de personel değişiklikleri konusunda önemli gelişmeler kaydettikleri görülse de söz konusu ülkelerin, bu konuda henüz Batılı güçlere ulaşabildiklerini ifade etmek güçtür. Buna karşın, ilk bakışta Doğulu Güçlerin Afrika’da sömürgeci geçmişlerinin bulunmaması kendileri açısından önemli bir artı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Doğulu Güçlerin, halen gelişmekte olan ülkeler olduklarını göz önünde bulundurduğumuzda söz konusu faktörün de bu süreçte Afrika ülkelerinin ihtiyaçlarının daha iyi analiz edilebilmesine olanak sağlayacağını ifade etmek mümkündür.

Diğer taraftan; kıta ülkelerinde devam eden çatışmaların durdurulması, eğitim ve sağlık alanındaki ihtiyaçların giderilmesi, demokrasinin ve şeffaflığın tesisi, ekonomik şartların iyileştirilmesi ve son dönemde yakalanan büyüme trendinin istikrarlı bir biçimde devam ettirilmesi ve Milenyum Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılması açısından büyük bir önem arz etmekle birlikte, Afrika’nın makus talih ve tarihinin yakın dönemde değişebileceğine işaret etmektedir.

Özetle Afrika, sömürgeciliğin neden olduğu çok sayıda sorunun yanı sıra küreselleşmenin getirdiği olumsuzluklarla mücadele ederken, yakın dönemde birçok ülkenin dış politikasında büyük önem arz etmekte ve önemli bir “mücadele alanı” olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında Afrika için uluslararası rekabette dengeleri değiştirebilecek bir kıta ifadesini kullanmak yanlış olmayacaktır.

Kitabın Bibliyografik Künyesi
Kitap Adı : Büyük Güçler ve Afrika “21. Yüzyılda Çok Boyutlu Afrika Rekabeti”
Yazar Adı  : Ufuk TEPEBAŞ – TASAM Afrika Enstitüsü Koordinatörü
Yayınevi  : TASAM Yayınları
Dili : Türkçe
Dizisi  : Afrika Enstitüsü Serisi; 6
ISBN  : 975-6285-47-3
Yayım Tarihi  : Mart 2010
Sayfa  : 144 sayfa
Fiyatı  : 8,00 TL