Afrika Birliği Ticaret ve Sanayi Komisyonu Üyesi

Sayın Başkan, Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

Sözlerime öncelikle 2. Uluslararası Türk-Afrika Kongresi’ne Afrika Birliği Komisyonu Başkanı, Ekselansları Profesör Alpha Omar Konare adına katılmaktan ve bildirisini sunmaktan dolayı çok memnun olduğumu ifade ederek başlamak istiyorum. Komisyon Başkanımız daha önce başka bir yere söz verdiğinden dolayı bugün aramızda olamadı, ancak kendileri benden kongre’nin en iyi şekilde geçmesi hususunda başarı dileklerini iletmemi istedi. Ben, başta Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) bünyesinde faaliyet gösteren Afrika Enstitüsü’ne, bu önemli kongrenin icra edilmesine katkıda bulunanlara, biz Afrika Birliği Komisyonu delegasyonuna bu güzel ve tarihi şehir olan İstanbul’a vardığımızdan itibaren göstermiş oldukları dostça yaklaşımlardan ötürü değerli personeline teşekkürlerimi sunuyorum.

Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

Türkiye-Sahra altı Afrika ilişkilerinin ele alındığı “Yatırım Olanakları, Kalkınma ve İşbirliği” konulu Kongre gerek içerik gerekse zamanlama açısından son derece uygundur. Sizlerin de farkında olduğunuz üzere Afrika tarih boyunca hızlı değişimler ve dönüşümler geçirmiştir. Günümüzdeki süreci kararlılıkla yönlendiren kıtanın liderleri, bir araya gelerek 21. yüzyılda Afrika insanını kendi kalkınmalarına yönelik taleplerini ifade etmeleri konusunda mücadeleye çağırmaktadırlar. Onların bu konudaki kararlılıkları, diğerlerine ilaveten Afrika Birliği’nin oluşumu ve “Afrika’nın Kalkınması için Yeni Ortaklık” yani “NEPAD”ın Birlik için ortaya koymuş olduğu stratejik programın bir yansımasıdır. Bölgedeki yoksulluğun önlenmesi, Afrika’nın küresel ekonomi ve yönetim çerçevesinde etkin bir biçimde bütünleşmesi doğrultusunda Afrika Birliği ve NEPAD’ın bu yapısı içinde hızlı, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve gelişim için bir gündem kabul edilmiş ve şu anda da bu gündemin geliştirilmesine çalışılmaktadır. Bu doğrultuda Afrika’nın sürdürülebilir bir kalkınma hızı yakalaması ve yoksulluğun önlenmesi hususunda gösterilen çabaların sağlam temeller üzerine oturtulması gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve yoksulluğun önlenmesi, ekonomik ve siyasi reformları içeren politikalar ile programlarda ifade edilmekle birlikte makro-ekonomik istikrarın sağlanması, barış ve güvenlik, çatışmaların önlenmesi ve çözümü, demokrasi, insan hakları ve iyi yönetime doğru düzenli bir yapı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Son birkaç yıldır bu doğrultuda gösterilen söz konusu çabalar birçok Afrika ülkesinin büyüme göstergelerinde dikkate değer başarıları da beraberinde getirmektedir. Bu yıl kıta genelindeki büyüme hızının yaklaşık %5,8 olduğu tahmin edilmektedir. Afrika’nın ekonomik göstergelerindeki bu son gelişme her ne kadar olumlu görülüyor olsa da sürdürülebilir kalkınma çabaları ve yoksulluğun önlenmesi, üzerinde bulunduğumuz kıtada hayli göz korkutucu sorunlar olarak önümüzde durmaktadır. BM Milenyum Kalkınma Raporu’nda da açıkça belirtildiği üzere, Afrika’daki yüksek geri kalmışlık oranı ve kıtanın içinde bulunduğu diğer riskler, Milenyum Kalkınma Hedeflerine (MDGs) belirlenen tarih olan 2015’ten önce ulaşılamayacağını göstermektedir. Söz konusu hedeflere ulaşılması açısından Afrika kıtasının dikkate değer ve hızlı bir ekonomik büyüme ivmesi yakalaması gerekmektedir. Afrikalı liderler ve halklar ise bu hedefler doğrultusunda söz konusu zorluklara göğüs germeye kararlıdırlar.

Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

İçerisinde bulunmuş olduğumuz ve küreselleşme adı verilen bu süreçte ticaret ve yatırım, büyümenin ve kalkınmanın çok önemli lokomotifleri haline gelmişlerdir. Şu noktaya da değinmeden geçmemek gerekir ki; Afrika’nın küresel ticaret akışından almış olduğu payın ve yatırımların, gerekli kalkınmanın gerçekleştirilmesi ve yoksulluğun önlenmesindeki rolü göz ardı edilmemelidir. Atıfta bulunmuş olduğum siyasi ve ekonomik reformlar büyük ölçüde söz konusu hedeflere ulaşılması hususunda amaçlanan, iç ortamdaki yardımların oluşturulması ile mümkün olacaktır. Kıta genelinde hedeflenen bu gelişimin sağlanması için ticaret ve yatırım performanslarının arttırılması da dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomi ve ticaret sisteminde karşılaşabilecekleri dengesizliklerin bertaraf edilmesi gibi diğer unsurlar da son derece büyük önem taşımaktadır. Geleneksel partnerlerle ticari ve ekonomik işbirliğinin yeniden şekillendirilmesinin yanı sıra yeni partnerlerle de Afrika’nın dış ticaret ve ekonomik bağlantılarının geliştirilmesi gerekmektedir.




Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

Bu değişiklik bağlamında Afrika’nın dış ekonomik ve ticari ilişkilerinin genişletilmesi, günümüzde ihraç ürünlerinin hammaddeleri konusunda dışa olan bağımlılığın azaltılması, kalkınma hedefleri doğrultusunda Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerle işbirliğinin güçlendirilmesi hususları özel ehemmiyete sahiptir. Hakikaten NEPAD ve Afrika Birliği’nin diğer programları, kıta geneliyle ve dünyanın diğer bölgeleriyle “ortaklık ilkeleri” doğrultusunda birbiriyle bağdaştırılmalıdır.

Her ne kadar Afrika ile Türkiye arasındaki ekonomik ve kültürel bağlantıların kökleri oldukça eskilere dayansa da, sonraki dönemlerde ticaret ve yatırım akışlarının potansiyeli oldukça sınırlı kalmıştır. Bunda Sahra altı bölgesinin güneyinde yer alan ülkelerin potansiyellerinin sınırlı olması da önemli bir etkendir. Afrika ile Türkiye arasındaki işbirliğinin gelişim düzeyini ise olumlu olarak nitelendirmek mümkündür. Türkiye’nin Asya ile Avrupa arasındaki stratejik coğrafi konumunu göz önünde bulundurduğumuzda, Afrika ile ilişkilerin iyi bir gelişim sürecinde olması da muhtemeldir. Burada Türkiye’yi Afrika ile diğer iki bölge arasında oldukça etkin bir köprü konumunda görmekteyiz. Bu tespit doğrultusunda Afrika’nın geniş coğrafyası, artan nüfusu ve zengin doğal kaynakları ile büyük ticaret ve yatırım olanaklarına sahip olması gibi olumlu olarak nitelendirilebilecek faktörler, kıta ile Türkiye arasındaki işbirliğinin arttırılması için temel bir dayanak noktası sağlayabilir.

Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

Afrika Birliği Komisyonu’nun Afrika ile Türkiye arasındaki işbirliği konusundaki pozisyonu ve diğer yeni partnerlerle olan konumu, geleneksel partnerleriyle sahip olduğu konumla mukayese edilecek olursa, bunların niteliksel olarak birbirlerinden farklı olması gerekmektedir. Oluşturulmaya çalışılan bu yapının eşitlik prensipleri ve karşılıklı güven temeline dayalı dinamik bir ortaklık üzerine oturması gerekmektedir. Bunun için de samimi bir dostluğun ve karşılıklı saygının önemi büyüktür. Burada işbirliğinin gelişimi ve karşılıklı kazanımlar da büyük öneme haizdir. Afrika-Türkiye ortaklığı da tıpkı Komisyon’un ve NEPAD programının Stratejik Planı’nın oluşumunda belirtildiği gibi açık bir vizyon ve Afrika Birliği’nin kalkınma stratejisiyle de tutarlı olmalıdır. Her şeyden önce ortaklıkta, esas unsur Afrika ülkelerine yönelik olarak kalkınma önceliğinin sağlanması olmalıdır. Bu da endüstrileşmenin hızlandırılması; altyapının ve beşeri sermayenin geliştirilmesi; teknoloji, kalkınma bilgisi ve bunların temini; tarım ve modern hizmet sektörünün gelişimi ve piyasa erişiminin arttırılması ile mümkün olacaktır.

Ekselansları, Saygıdeğer Bayanlar ve Baylar,

Hiç şüphem yok ki; karşılıklı güven çerçevesinde birlikte ve uyumlu olarak atılacak adımlarla, Afrika-Türkiye arasındaki iş bağları, diğer alanlarda da kısa bir dönem içinde işbirliğinin gelişimine önemli katkılarda bulunacak ve karşılıklı kazanımlar çerçevesinde her iki taraf için de etkileyici bir büyümenin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Taraflar arasında işbirliğinin güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi için acilen yapılması gereken, uygun bir yapının tesis edilmesidir. Böylesine bir yapı, bilgi transferinin ve tecrübelerin uygun ve anlamlı olanaklar sağlamasını beraberinde getirirken, Afrikalı ve Türk kurumlar ile ticari ve sınaî işletmeciler arasında Afrika-Türkiye ortak teşebbüslerinin teşviki açısından da son derece faydalı olacaktır. Söz konusu kritik işlevde, özel sektörün Afrika ve Türkiye arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinde oynayacağı rol de büyük önem taşımaktadır. Bu hususta Afrika-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın yanı sıra Afrika-Türkiye Ticaret ve Yatırım Merkezi’nin kurulması, önermiş olduğum yapının oluşturulmasında son derece önemli bir rol teşkil edecektir.

Sonuç olarak tüm bu girişimler, Türkiye ve Afrika ülkeleri arasındaki güçlü ve dinamik bir ortaklığa katkıda bulunacak ve küreselleşen ekonomide karşılıklı kalkınmayı da beraberinde getirecektir. Afrika Birliği Komisyonu’nun 2. Uluslararası Türk-Afrika Kongresi’nden beklentisi de bu tür konuların ele alınarak, söz konusu amaçlara ulaşılması hususunda yapıcı önerilerin sunulması suretiyle ikili ilişkilere katkıda bulunulmasıdır.

Katılımınızdan ötürü teşekkür ederim.

Je voudrais d’abord vous remercier de l’accueil très chaleureux que vous m’avez réservé et des nombreuses marques d’attention dont je suis l’objet, toutes choses qui traduisent la considération que vous avez pour l’autorité que je représente, à savoir Son Excellence Maître Abdoulaye WADE, Président de la République du Sénégal et votre amitié pour notre pays.

Laissez-moi ensuite vous dire combien le Président WADE aurait été heureux d’être aujourd’hui parmi vous pour participer activement aux échanges fructueux qui vont se dérouler ici, grâce à votre initiative. Etant retenu par des engagements pris antérieurement et confirmés, il m’a chargé de transmettre ses salutations les plus chaleureuses et celles du peuple et du Gouvernement sénégalais à Son Excellence Monsieur Ahmet Necdet SEZER, Président de la République de Turquie, à Son Excellence Monsieur le Premier Ministre Recep Tayyip ERDOĞAN ainsi qu’à l’ensemble du peuple turc ; il m’a ensuite confié, à votre intention, un message d’encouragement que j’ai plaisir à vous livrer maintenant.

Je le cite :

« Monsieur le Président du Centre turco asiatique d’Etudes stratégiques (TASAM),

Mesdames et Messieurs les responsables du TASAM,

Permettez-moi de saluer l’heureuse idée qu’est la constitution, à travers le Congrès turco africain, d’un forum au sein duquel Africains et Turcs peuvent se retrouver, seuls, pour discuter de questions d’intérêt commun. J’y vois un excellent moyen de contribuer à maintenir et à constamment renforcer, l’amitié et la solidarité qui existent depuis fort longtemps entre le continent africain et la Turquie, l’un de ses voisins les plus proches à tous points de vue. Au demeurant,  la première édition du Congrès avait amplement montré, grâce à des rappels faits par de hautes autorités et d’éminents experts aussi bien africains que turcs, combien nous sommes liés par l’histoire et la géographie, ainsi que par de nombreuses affinités culturelles. La lecture des actes publiés à l’issue de cette rencontre m’a permis de constater que celle-ci n’avait pas été un franc succès sur le plan organisationnel seulement : elle avait, en plus, donné lieu à des échanges qui, à mon avis, éclaireront le chemin sur lequel Africains et Turc sont appelés  à marcher ensemble et sont résolument décidés à le faire.

Cela m’a donné une forte envie de venir prendre part, personnellement, à la deuxième édition du Congrès. Il y a, en outre, le fait que vous avez choisi un thème on ne peut plus actuel, à savoir, la coopération économique entre la Turquie et l’Afrique subsaharienne et les modalités de sa mise en œuvre.


Je sais que, comme celle de  l’année dernière, votre présente rencontre donnera lieu à des débats de qualité, fort enrichissants. C’est dans cette perspective qu’il me plaît de vous dire  que nous sommes preneurs, nous responsables africains, aujourd’hui plus que jamais, de tout ce que la Turquie pourrait nous apporter, dans le cadre de nos efforts de développement. Je ne pense pas uniquement aux concours financiers ; je pense tout autant aux technologies, aux équipements, aux savoirs, à l’expertise et à l’expérience.

Mais, nous savons tous que les politiques d’aide sont loin d’avoir atteint les généreux objectifs qui leur étaient assignés. Cela m’a personnellement conduit, ainsi que d’ailleurs la majorité de mes pairs africains, à la conclusion qu’il faut désormais substituer aux programmes classiques d’aide, un partenariat entre pays développés et pays en développement. C’est dans ce cadre que nous avons conçu le Nouveau Partenariat pour le Développement de l’Afrique (NEPAD). Ayant appris que ce programme stratégique vous sera largement exposé, je me limiterai à vous dire qu’il est sous-tendu par notre profonde conviction que la solidarité est mieux vécue quand tous ceux qu’elle implique ont le sentiment de ne pas en être uniquement des bénéficiaires.
En effet, nous pensons que la solidarité est encore plus efficace et plus durable  quand tous reçoivent et donnent également à la mesure de leurs moyens. Cela est particulièrement vrai, dans les secteurs du NEPAD dont la coordination m’a été confiée par mes pairs et qui sont :
•    les infrastructures ;
•    l’énergie ;
•    l’environnement ;
•    les nouvelles technologies de l’information et de la communication.


Dans ces secteurs, il est possible de mettre en œuvre un partenariat fécond turco africain. Les investissements et l’expertise turcs iraient à des secteurs rentables pour la partie turque, en même temps qu’ils permettraient aux pays africains « récipiendaires » de faire des avancées qui en feraient des partenaires encore plus intéressants pour la Turquie. Nous y gagnerions tous, africains et turcs.
Des rencontres comme celle qui vous réunit et la présence à Addis- Abéba, d’un représentant de la Turquie auprès de la Commission de l’Union africaine, sans oublier l’accroissement du nombre d’Ambassades africaines à Ankara, sont de nature à nous aider à réunir les conditions pour engager et entretenir avec succès un tel partenariat afro turc.

Les considérations que voilà valent également pour la coopération entre la Turquie et les  pays africains pris individuellement ou dans des groupements moins grands que l’Union africaine.

C’est vous dire, Mesdames et Messieurs, que les résultats de vos réflexions retiendront mon attention. Je peux même vous promettre, dès à présent, Monsieur le Président du TASAM, que vous pourrez compter sur mon appui pour la mise en œuvre des recommandations que vous formulerez en direction des dirigeants africains.
De façon plus générale, étant donné qu’avec vos collègues et partenaires vous vous êtes engagés dans la promotion d’une cause en laquelle je crois profondément, sachez que mon soutien vous est également acquis dans la conduite de votre action de tous les jours tout comme dans vos efforts pour assurer la pérennité du Congrès international turco africain inauguré en 2005.

Avec mes encouragements, je souhaite un succès total au 2ème Congrès international turco africain et une application tout aussi réussie de ses résultats.

Je vous remercie de votre aimable attention ».


Abdoulaye WADE  


Monsieur le Président de TASAM,
Mesdames et Messieurs les responsables de TASAM,
Mesdames et Messieurs les participants,

Tel est le contenu du message que le Chef de l’Etat du Sénégal, Son Excellence Maître Abdoulaye WADE, m’avait chargé de vous transmettre de sa part.

Merci de m’avoir prêté votre attention.