- Dünya kültürünün en önemli merkezlerinden biri olan İstanbul’da sizlere Afrika kültüründen bahsetmek benim için çok güzel bir duygu; dünyada var olan kıtaların ebedi hazinelerini yüzyıllardan beri harmanlayan İstanbul, ardında bıraktıkları ile dünyanın diğer büyük şehirlerini süsleyip, hafızalara kazınırken, kendini tanıma ve ne yapacağını bilme konusunda kendi bilgi birikimini oluşturarak bin yıllık bir mesafe katetmiştir.

- Afrika ile Türkiye arasında kongreler, konferanslar düzenleyerek; çalıştaylara gerçekleştirerek ve çeşitli yayınlar üreterek pragmatizmi ve bilgi birikimini şekillendiren birçok etkinlik gerçekleştirerek, gerçeklere ışık tutan araştırma alanları ve bakış açıları geliştiren TASAM’ın çatısı altında bu çalışmaları yapmak beni ayrıca mutlu etmektedir.

Bilgi ve sembollerin kesiştiği bu yerde olma ayrıcalığına sahip olmamız dolayısıyla, Afrika kültürünün sorunlarını sadece eksiksiz bir şekilde ortaya koymak değil, bununla birlikte dengeli işbirliği perspektiflerini birlikte oluşturmak için en çok tartışılan birkaç konudan bahsetmek amacındayım.

Raporlara göre, elli kadar Afrikalı Devlet Başkanı’nın katılımıyla gerçekleşen Afrika-Türkiye Zirvesi’nin 2010 yılında 30 milyar dolar hedeflenmesine rağmen 13 milyar dolar olarak gerçekleşen zayıf ticaret hacmi ile siyasi alanda işbirliğini güçlendirdiği bir gerçektir.

Kültür alanında işbirliği anlaşmasının hazırlanması için, gençlere yönelik kültür değişim programları ile sporla birlikte kültür, eğitim, bilim ve teknoloji alanlarında ortak çalışmalar yapılsa da kültürel işbirliğinde arzu edilen noktaya varılamamıştır.

Devamı...

STK’lar, çoğulcu toplum yapısının birer parçası ve toplumsal– siyasal yaşamın önemli birer bileşenidirler. Toplumlardaki iç ve dış etkenlerin etkisi nedeniyle STK’lar, kendi hedefleri doğrultusunda karar alma mekanizmalarına etki etmek amacıyla çeşitli yolları ve kanalları kullanırlar. Gelişerek; eğitim, kadın hakları, çevre, aile, insan hakları ve ekonomi gibi farklı alanlarda hizmetler sunan STK’ların toplumdaki yeri, söz konusu kuruluşların, kamuoyunu etkileme ve seslerini duyurma kapasitelerine göre değişiklik gösterir.

20. yüzyılın sonunda STK’ların iktisadi, siyasi ve kültürel toplum yaşamlarında ve yer aldıkları etkinliklerdeki rollerine baktığımızda bariz bir yükseliş olduğunu görürüz. Günümüzde, insanların organizasyonel yeterlilikleri, devlet organizasyonundan ve bürokrasisinden oldukça farklı boyutta gelişim göstermekte ve toplumsal hareketler, bu sürecin bir parçası olarak istikrarlı bir hız kazanmaktadır. Bu hareketlerin gelişiminde iki temel bileşen açıkça etkili olmaktadır. Bunlardan biri katılımken, diğeri de küreselleşmedir.

Bir kavram olarak katılım; siyasi, ekonomik ve organizasyonel olmak üzere bir dizi bileşenden oluşmaktadır. STK’lar bağlamında ise katılım; kişilerin, gereksinimlerine ve fikirlerine göre karar alma süreçlerinde inisiyatif alabildikleri ve bu şekilde kurum ve kuruluşları kontrol edip yönlendirebildikleri yaratıcı eylemler yoluyla ortaya çıkan bir süreçtir. Bu süreç, başkaları tarafından planlanan, uygulanan ve denetlenen etkinliklerde sadece boy göstermekten çok daha ileridedir. Netice itibariyle katılım, insanların kendilerini belirli bir toplumsal hareket içinde tanımlayabilmeleri anlamına gelmektedir. Bu toplumsal hareket ise genel anlamda sivil toplum olarak bilinen bir bütünün parçasıdır ve bu yolla kişiler, söz konusu bütünün içinde aktif bir şekilde söz hakkına sahip olurlar.

Devamı...

Bu makale, Afrika’daki karar alma ve politika oluşturma süreçlerinde düşünce kuruluşlarının rolü ve yeri ile ilgilidir. Makalede, (i) gerçekleşen büyük değişiklikler, (ii) Afrika’da ortaya çıkan düşünce kuruluşları ve (iii) düşünce kuruluşlarının karar alma ve politika oluşturma süreçlerine nasıl yardımcı oldukları konularına yoğunlaşılmaktadır. Düşünce Kuruluşlarının, danışmanlık süreçlerinde, karar alıcıların ve politika geliştirenlerin yanı sıra nüfusu da ikna edebilecek teknik ve kapsamlı çalışmalardan yararlanmaları gerekmektedir. Afrika’daki nüfus, gelişen dinamik demokrasi ve siyasi sistemlerden ötürü karar alıcılara ve politika oluşturanlara çalışma süreçlerinde baskı uygulamaktadır.

Dolayısıyla bu makale, Afrika ortamına cevap niteliğindeki müdahalelerle uyumlu olabilecek, karar alıcıların ve politika oluşturanların yararlanabilecekleri düşünce kuruluşları ve bu kuruluşların stratejilerinin rolü ve yeri konusunu ele almaktadır. En önemli özel faktörlerin açık bir şekilde anlaşılması ve genel bir açıklamalarının verilmesi için belge, alt bölümlerle birlikte, üç ana bölüme ayrılmıştır:

(i) Düşünce Kuruluşlarının tanımı ve tarihsel arka planı,

(ii) Düşünce Kuruluşlarının rolü, yeri, katkıları ve faaliyet gösterdikleri ortamlar,

(iii) Düşünce Kuruluşlarının sorunları, karşılaştıkları güçlükler ve bu sorunların nasıl giderilebileceği.

Devamı...

Barış ve güvenlik uluslararası ilişkilerin en önemli konularını teşkil etmektedir. Soğuk Savaş sonrası küreselleşme çağında uluslararası güvenliğin geleceği de uluslararası ilişkiler disiplininin ilgi odağı haline gelmiş bulunmaktadır.

21. yüzyıl insanlık için bir barış ve güvenlik dönemi olabilecek midir? Asırlardan beri bir çok düşünür, aydın ve filozof, devlet adamının gerçekleşmesi için uğraştıkları, savaştan arınmış, barış ve güvenlik içinde yaşayan bir dünya nihayet bu asırda mümkün olabilecek midir? Askeri harcamaların azaldığı, kalkınmaya daha çok kaynak ayrıldığı, kalkınan ülkelerin gelişmelerini gerçekleştirdikleri bir dönem nihayet gelebilecek midir? Bilindiği gibi gerçek kalkınma, barış ve güvenlik içinde mümkün olabilir.

Afrika’da, Soğuk Savaşın bitiminden bu yana, bütün çabalara rağmen, bir barış ve güvenlik ortamının sağlanamamış olduğunu görüyoruz. Bu durum karşısında, Afrika Birliği ve onun Barış ve Güvenlik Komisyonu da bu Kıta’da anlaşmazlıkların çözüme kavuşturularak barış ve güvenliğin sağlanması amacıyla önemli çabalar sarfetmektedirler. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği’nin barış koruma operasyonları zikredilebilir. Gerçekten, Afrika Birliği, Afrika’da sürdürülebilir barış ve güvenlik düzeninin tesisi için büyük gayret göstermektedir. Afrika’da bir çok sorun, ülkelerarasındaki ihtilaflardan ve ülkelerin kendi iç durumlarından kaynaklanmaktadır.

Günümüzde Afrika’da genel olarak sorunlar ve güvensizlik, zayıf ve işlemeyen devletlerden, zayıf siyasal ve ekonomik yönetişimden, etnisitenin siyasallaşmasından, kıt ve stratejik kaynaklarla ilgili silahlı rekabetten, askelerin siyasal ve iktisadi yönetişime müdahil olmalarından, hükümetlerin yaptıkları anayasa dışı değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Afrika’da güvenliği tehdit eden sorunları şu şekilde sıralamak mümkündür: Fakirlik ve azgelişmişlik, ufak ve hafif silahların yaygınlaştırılması ve çocuk askerler, silahlı çatışmalarda paralı askerlerin ve devlet dışı aktörlerin hukuk dışı etkinlikleri, devletlerarasındaki ve içindeki çatışmalar, Kıtanın uluslararası terörist gruplar tarafından bir üs olarak kullanılması ve Afrika sahillerinde artan korsanlık eylemleri. Bunlara, doğal ve insanlardan kaynaklanan çevre felaketleri ile gıda güvenliğinin de eklenmesinin yerinde olacağı düşünülmektedir.

Devamı...